BAĞIŞ YAP

Çocuklarla İman ve İslam (7-13 Yaş) - Aslıhan Cengiz

9 Haziran 2021 Çarşamba Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı


Her anne babanın çocuk yetiştirirken belli zamanlarda takıldığı noktalar mutlaka olmuştur. Bunların en meşakkatlisi  şüphesiz Allah'ı çocuklara tasvir etmek olacaktır.
 
Çocuklar hikaye yoluyla anlatılan konuları daha kolay ve daha istekli bir şekilde öğrenebilirler. Allah’ı ve O’nun sıfatlarını öğretirken Lokman (aleyhisselam) ile oğlu arasında geçen konuşmaları anlatabiliriz. Çocuklara Peygamberimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) anlatırken çocukları ne kadar çok sevdiğini, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimizden ve kızı Fatıma anamızdan örnekler vererek hikaye şeklinde anlatabiliriz. Meselâ, sevgili Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir hicret için Sevr mağarasına gizlendiklerinde yaşanan örümcek ve güvercin mucizesini hikaye suretinde anlattığımızda hoşlarına gidecek, belki “Bir daha anlat” diyerek kendileri isteyecektir.
 
Evlatlarımıza, pinokyo gibi yalan söyledikçe burnu uzayan hayali bir kahraman yerine asla yalan söylemeyen sahabelerin hayatları anlatılmalıdır.
 
Lokman’ın (aleyhisselam) oğluna yaptığı öğütlere baktığımızda ilk sırada “Allah’tan başka ilâh yoktur” inancının geldiğini görüyoruz.
 
” Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” “
 
| Kur’ân-ı Kerim; 31:13
 
Biz de, bu âyetten hareketle, çocuklara Allah’ın büyüklüğünü anlatmalıyız.
 
“Kâinatı, güneşi, yıldızları, ayı, dünyayı ve üzerindeki bütün canlıları yaratan O’dur. Dünyanın en güçlü kralına da, küçücük sineğe de can veren O’dur. Allah’tan başka ilâh yoktur. İbadete ve duaya lâyık ancak O’dur. Ancak Allah’ın önünde eğiliriz (namaz kılarız) ve gücümüzün yetmediği şeyleri O’ndan isteriz. Eğer Allah’ı unutur, mal, para ve makam elde etmek için başkalarının önünde eğilirsek büyük bir haksızlık yapmış oluruz.”
 
Lokman (aleyhisselam) öğüdüne devamla,
 
“Yavrucuğum, dedi, yaptığın en küçük bir iş (iyilik veya kötülük) bir kayanın içinde, göklerde veya yerin derinliklerinde olsa dahi Allah onu görür. Doğrusu Allah’ın her şeyden haberi vardır.”
 
| Kur’ân-ı Kerim; 31:16
 
Biz de Lokman (aleyhisselam) gibi, çocuklara Allah’ın yaptığımız her şeyi gördüğünü, aklımızdan ve kalbimizden geçen en gizli düşünceleri ve duyguları bildiğini, O’ndan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğimizi, iyi şeyler yaptığımızda bizi seveceğini anlatmalıyız.
 
Lokman aleyhisselam şöyle demiştir:
 
“Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir.”
 
“İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez.”
 
“Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.”
 
| Kur’ân-ı Kerim; Lokman Sûresi 17., 18., 19.Ayetleri Mealleri
 
Bu âyetlerde ise hem Allah’a, hem de O’nun yaratmış olduğu insanlara karşı görevlerimiz anlatılmakta; adab-ı muaşeret kurallarının özeti verilmektedir. Bunları çocuklara anlatırken kelime ve açıklamalarımızı onların yaşına ve anlayışına göre seçmemiz gerekir.
 
Sorulara Çocukların Anlayacağı Şekilde Cevap Vermeliyiz
 
Yapacağımız küçük bir hata onların akıllarını karıştırmaya yetecektir. Çocuklar dört yaşına kadar canlı cansız ayrımı yapamazlar. Bu sebeple masallarda geçen olayların tamamına inanırlar, uydurma olabileceğini düşünmezler.
 
Okul öncesi eğitimde masalların ve dinî hikayelerin önemi büyüktür. Masal kahramanlarının şahsında doğru davranışları öğretmek kolaylaşır. Çocuk kendisini kahramanın yerine koyar, onunla özdeşleşir.
 
Büyük çocuklara bu açıklama yeterli olmayabilir. “Niçin Allah’ı göremiyoruz, Allah nerededir, ne kadar büyüktür?” gibi soruların cevabını vermemiz ve onların şüphelerini ve zihinlerindeki yanlış fikirleri düzeltmemiz gerekir. Ben, on yaşında bu soruları soran yeğenime karşılıklı diyalog yoluyla cevap vermiştim. Önümüzde duran masayı göstererek sordum:
 
— Bu masa kendi kendine olur mu?
 
— Olmaz.
 
— Yani bunu yapan biri var, diyorsun.
 
— Evet.
 
— Şu giydiğimiz terlikler ve ayakkabılar da kendi kendine olmaz, değil mi?
 
— Olmaz.
 
— Onları kim yapıyor?
 
— Adamlar.
 
— Evet, adamlar yapıyor. Biz onlara ayakkabıcı diyoruz.
 
— Ayakkabı kendisini yapan ayakkabıcıya hiç benziyor mu? Ayakkabıcının ağzı, gözü, kulağı, ayağı, kolu var, yürüyor ve konuşuyor. Ayakkabıya bakıyoruz, kendisini yapan ustaya hiç benzemiyor, ne gözü var ne de kulağı, ne yürüyebiliyor ne de konuşabiliyor, değil mi?
 
— Evet.
 
— Basit bir masa ve ayakkabı kendi kendine olmazken, gökyüzünde gördüğümüz güneş, ay, yıldızlar ve üzerinde yaşadığımız şu dünya kendi kendine olur mu?
 
— Olmaz.
 
— Demek onları yapan, yani yaratan biri var. Kimdir O?
 
— Allah.
 
— Evet, dünyayı ve üzerinde yaşayan canlıları yaratan yüksek bilgi ve güç sahibi Biri var ve biz O’na Allah diyoruz. Nasıl ayakkabıcı yaptığı ayakkabıya hiç benzemiyorsa, Allah da yarattığı varlıklardan hiçbirine benzemez. Yemek, içmek, uyumak, bir evde oturmak bize mahsus şeylerdir. Allah, bize benzemediği için bunlardan hiçbirine ihtiyacı yoktur. Allah’ın varlığını biliyoruz, ama O’nu göremiyoruz. Duyularımız, aklımız ve bilgimiz sınırlı olduğu için her şeyi göremez, her şeyi duyamaz ve her şeyi bilemeyiz. Allah melekleri nurdan yarattığı için onları da göremiyoruz.
 
 

İşte bu tarz örnek konuşmalarla çocuklarımızı islam ışığı altında yetiştirmek mümkündür. Bukonuda büyük sorumluluk hanımlarda olmakla birlikte çocuk yetiştirmede anne ve baba çocuk üzerinde ortak sorumluluklara sahiptir.