Dünya Bizim Mehmet Koca ile Mavera Vakfı'ndan Açılmış Sohbet
Mehmet Koca ömrünü gönüllü teşekküllere, STK’lara adamış, endüstri mühendisliği formasyonuna sahip profesyonel bir yönetici. Mehmet Koca ile Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı’ndaki çalışmaları üzerine hasbihal ettik.
18.05.2017, 14:28 26.05.2017, 14:26
DÜNYA BİZİM
https://www.dunyabulteni.net/roportaj/mehmet-koca-ile-mavera-vakfindan-acilmis-bir-sohbet-h400425.html
Mehmet Koca ömrünü gönüllü teşekküllere, STK’lara adamış, endüstri mühendisliği formasyonuna sahip profesyonel bir yönetici. Türkiye ekonomisine ilave katma değerler üreten önemli kuruluşlarda üst düzey yöneticilikler yapan Mehmet Koca İGİAD’dan MÜSİAD’a; ÖNDER’den MMG’ye kadar pek çok STK’da görev almış. Mehmet Koca ile Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı’ndaki çalışmaları üzerine hasbihal ettik.
Gençlik yıllarınızdan itibaren gönüllü teşekküllerin içerisinde kimi zaman kurucu kimi zaman da üye olarak yer aldınız. 28 Şubat sürecinde MÜSİAD’da yaptığınız çalışmaları takip etme imkânım oldu. Bilahare İGİAD, UTESAV, MMG, ÖNDER’de muhtelif görev ve sorumluluklar üstlendiniz. 2013 yılında da Mütevelli Kurucu Başkanı olarak Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı’nı kurdunuz. . Sizi STK’lara yönlendiren amil nedir?
Hayatın bizi konumlandırdığı alan ne olursa olsun, insani, vicdani ve ahlaki sorumluluklarımızın farkında olmamız gerekiyor. Bu farkındalık; rutin işlerinizle meşgul bile olsanız, her hareketinizde “Hayra çıkan bir kapı arama”ya sizi itiyor. Eskilerin “Halk içinde Hakk”la beraber olma diye eskimez ve değişmez bir kuralı vardır. Yakalamamız gereken anlayışın bu olması gerektiğini düşünüyor ve üzerime düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyorum.
FARDINDALIKLAR BİZLERİ HAYIR YARIŞÇISI YAPMALIDIR
Bu alandaki 30 yıllık tecrübenizle Vakıf insanını/gönüllüsünü nasıl tarif edersiniz?
Kısmen ilk sorunuzda bunu cevaplamış olduk. Bahsettiğimiz farkındalık sizi bir “Hayır yarışçısı” yapmalıdır. Bence vakıf insanı; tebessüm etmekten, merhamet saçmaktan, gönül insanı olmaktan veya bir yetimin başını okşamaktan, iyilikle meşgul olup iyiliği duyurmaktan başka gayesi olmayan insan demektir.
“İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” SÖZÜ ÜZERİNDE ETRAFLICA DÜŞÜNMEMİZ GEREKİYOR
Osmanlı bir vakıf medeniyeti. Ecdadımız asırlar boyunca eğitimden sağlığa; imardan fakir fukara hizmetlerine kadar oldukça geniş bir yelpazede örnek vakıf çalışmalarına imza atmış. Osmanlı Cihan Devleti’nin vakıf kültürü sizce günümüze, cemiyetimize ve vakıflara gereği gibi yansıyabilmiş midir?
Osmanlı insan merkezli bir anlayışa sahip olduğu için çözümlerini de bu incelik üzerine yapmaya gayret etti. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü üzerinde etraflıca düşündüğümüzü zannetmiyorum. Çünkü insanlığın değişen zaman, sosyoloji ve konjonktürle beraber yeni problemleri var. Ecdadımızın güncel sorunlarına göre yaptığı çözümleri örnek alarak yeni problemlerimize, aynı ahlaki duruşla, yeni çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunu başaramadığımız için “vakıf değil” işleyiş olarak “dernek” kalan kurumlarımız çoğaldı.
GELİŞTİRİCİ MEKANIZMALARI ÜRETMEK LAZIM
Bu hususta ne gibi ilave çalışmalar yapılabilir?
İnsan merkezli çalışmaları başlatırken, hangi alanda hizmet etmek istiyorsak olalım, gerek yerel gerekse de evrensel problem ve fırsatları değerlendirmemiz lazım. Bu değerlendirmeyi de insanların önünü açıcı ve geliştirici şekilde konsolide etmek gerekir. Rutini yapmak yerine, İslami hassasiyet ve sabitelere bağlı kalmak şartıyla, dönüştürücü ve değiştirici değil, geliştirici mekanizmaları üretmek lazım.
MAVERA VAKFI ‘ORTAK AKIL PLATFORMU’ OLUŞTURMAYI HEDEFLİYOR
Mavera Vakfı Eğitim ve Sağlık Vakfı nasıl bir misyonla kuruldu?
Vakfımız insanlığın bilgi, görgü ve eğitimine katkı sağlayıp; ahlaklı, bilgili, erdemli nesiller yetiştirme gayesiyle kuruldu. İnsanlığın içerisinde bulunduğu ruhi ve maddi konulara eğilerek, bilgi dünyamızı ileri ufuklara taşımak, gerek günlük hayat gerekse ailevi hayata güncel çözümler üretmek, yani kısaca ifade etmek gerekirse 21. Yüzyılda modern insanın karşılaştığı ortak problemlere karşı bir nevi “Ortak akıl platformu” oluşturmak istedik.
Arz ettiğiniz oldukça şümullü misyonunve ‘Ortak Akıl Platformu’nun oluşturulabilmesinin tahakkukuna yönelik ne tür faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
Öncelikle Vakıf merkezimizde ve yurtlarımızda gerçekleştirdiğimiz birçok faaliyet oluyor. 2016-2017 dönemimizde içerisinde okuma grupları, gezi programları, kültürel faaliyetler ve çeşitli STK’larla da yaptığımız 100’ü aşkın program düzenledik. Bunların da içeriklerini belirleyen, güncel olayları takip eden, hassasiyet sahibi arkadaşlarımız var. Alanında ihtisas sahibi birçok akademisyen hocamızı, siyasetçileri ve ekonomi dünyasından işadamlarını Vakıf merkezimizde, genele açık toplantılarla insanlarımızla buluşturduk.
Bahsettiğiniz toplantılar nasıl bir periyotta düzenleniyor?
Bu sene haftada dört gün yapmaya çalıştık. Çarşamba günleri bir hafta Mehmet Akif Can ile Kur’an Meal ve Tefsir programı, diğer hafta ise alanında seçkin âlimleri ağırladık.
İSMAİL KARA, M. EROL KILIÇ, ALİ BARDAKOĞLU VE CEVAT AKŞİT GİBİ DEĞERLİ İLİM ADAMLARI MAVERA VAKFI’NI ŞENLENDİRİYOR
Meal ve Tefsir derslerine kimler giriyor?
Cevat Akşit, Raşit Küçük, Ali Bardakoğlu, Mehmet Okuyan, Şerafeddin Kalay, Ali Köse, Ramazan Kayan gibi. Perşembe günleri Prof. Dr. Yaşar Düzenli Bey’in yıllardır devam ettirdiği bir tefsir dersi vardı. O da iki senedir Mavera Vakfı’nda her Perşembe bulunuyor. Cuma günleri ise ekseriyetle güncel ve siyasal içeriklere önem vermeye çalışıyoruz. Atasoy Müftüoğlu, Mustafa Özel, Mete Yarar, Yusuf Kaplan, İsmail Kara, M.Erol Kılıç, Cevat Özkaya gibi. Her ay yapmaya çalıştığımız tecrübe paylaşımı programlarına da Erden Timur, Altan Elmas, Arif Emecen, Orhan Alimoğlu gibi isimleri gençlerle buluşturduk, tecrübelerinden istifade ettik.
Yurtlarınızda kaç öğrenci kalıyor?
Türkiye’nin dört bir yanından bizlere emanet edilmiş olan yaklaşık 400 öğrencimiz var. Başarı üzerinden bir tanımlama yaparsak ilk 1000’den 100 öğrencimiz var. Dolayısıyla şunu diyebiliriz ki öğrencilere sadece nezih bir ortamda konaklama sağlamıyoruz. Aynı zamanda sosyal ve zihinsel dünyalarını da burada zenginleştirebiliyor; bilgi ve donanım noktasında en az bir üniversite kadar efor sarfediyoruz.
MAVERA VAKFI ÖZGÜN BİR PLATFORM
Eğitim, misyonunuz içerisinde önemli bir yer tutuyor. Bu alanda epeyce eğitim faaliyetiniz ve gelecek perspektifi kurgunuz var. Mavera Vakfı’nın üniversite yurtlarından mezun olacak kardeşlerimiz ümmet ve millet için hangi değer ve kavramlarla memlekete hizmet edecek?
Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı özgür bir platform. İnsanları yönlendirmek veya sınırlı çizgilerin içerisine kanalize etmek gibi bir gayemiz yok.
Bizim gayemiz gelişen ve değişen dünyanın dinamiklerini iyi okuyan; aynı zamanda ahlaki, vicdani ve tarihsel kodlarımızın oluşturduğu birikimle hareket eden gençler yetiştirmek. “Hareket” ifadesini özellikle kullanıyorum çünkü teorik bilginin de pratikle beraber anlamlı olacağına inanıyorum.
MAVİRA VAKFI’NIN YURTLARINDA SENEGALLİDEN BELÇİKALIYA; BOSNALIDAN FİLİSTİNLİYE KADAR ONLARCA YABANCI ÖĞRENCİ BARINIYOR
Örneğin öğrencilerimiz bu sene bize çeşitli projeler getirdiler. Bizler de onlara bu konuda destek olmaya gayret ettik. Projeye destek amaçlı öğrencilerimizden oluşan bir ekip oluşturduk. Bu düşünceyle “Genç Mavera”yı kurduk. Aynı zamanda İstanbul ve şehir dışında birçok organizasyona henüz yeni olmasına rağmen bizzat hazırladığı etkinliklerde oldu, STK’larla düzenlediği ortak çalışmalarda… Ayrıca Uluslararası İlahiyat öğrencilerimiz var. Senegal, Bosna, Filistin, Kosova, Arnavut, Almanya, Belçika, Fransa gibi…
Örneğin onlar da Türkiye Diyanet Vakfı’yla elele vererek, yurt dışından çeşitli hocaları getirdi 3 günlük Flemenkçe İlahiyat Programı düzenlediler.
Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum. Sorunuzda bahsettiğiniz gelecek perspektifini, ilk günden gerçekleştirme çabasını gösteriyoruz. Bu anlayışla vakfımıza ait tüm teşekkülleri 7 gün 24 saat açık tutmaya gayret ediyoruz.
Pek çok etkinlik ve okuma grubu çalışmanız var. Nefs Psikolojisi Atölye Çalışmanız dikkatimi çekti? Etkinliğin kapsam ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?
Evet, bahsettiğim organizasyonlar dışında okuma grupları ve film etkinliklerimiz de oluyor. Geçen sene Psikolog Emel Yıldırım Hanımefendi önderlik ediyordu. Bu sene biraz daha çeşitlendirdik dersleri. Adab-ı Muaşeret ve Sosyoloji Atölyesi’yle zihinsel kurguyu genişletmiş olduk.
Sağlık alanında neler yapıyorsunuz?
Şuanda bir planımız yok ama projelerimiz arasında bulunuyor. Başta da ifade ettiğim gibi, biz insanı düşünürken sadece fiziki yönünü değil, ruhsal, ahlaki hatta toplumun sosyolojik yapısını da göz önünde bulundurarak hareket etmeye gayret ediyoruz. Tabi hizmet etme noktasında her ne yaparsanız yapın, ihtiyaçları bitirmek zordur. Bu açıdan baktığımızda da, vakfımızın sürdürülebilirliği için katkı sağlayacak sağlık teşekkülleri, organizasyonları, işletmeleri düşünüyoruz. Yaşlı bakım merkezleri, sağlık merkezleri gibi...Hem topluma fayda, hem de vakfımızın sürdürülebilirliği açısından bir düşünce olarak projelerimiz arasında var.
Mavera TV ile çalışmalarınızı daha geniş kitlelere ulaştırıyorsunuz. TV yayınlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Mavera TV ile vakıf merkezimizde gerçekleştirdiğimiz organizasyonları canlı olarak yayınlıyoruz. Tv projemiz inşallah gelişerek devam edecek… Daha profesyonel olacak. Şuanda çeşitli yatırımlar var. Yaptığımız etkinlikleri daha fazla kitleye ulaştırmak için bir nevi televizyon mantığıyla ilerlemeyi düşünüyoruz.
GENÇLİĞİ ANLAMA KONUSUNDA YENİ BİR DİL GELİŞTİRMEMİZ LAZIM
Bahsettiğiniz çalışmalar öğrenciler nezdinde ne kadar makes buluyor?
Çok doğru ve dikkat çekici bir soru. Maalesef yapılan faaliyetlerin gençler üzerinde makes bulması zayıf ama biz ısrarla gençlerin kendi kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak ve onların topluma faydalı hale getirecek çalışmaları takip ediyoruz. Gençliği anlama konusunda yeni bir dil geliştirmemiz lazım.
ÇABA VE GAYRET BİZDİN; BAŞARI ALLAH’TAN…
Gençlerin ihtiyacını anlamamız lazım. Derdimiz gençlikse, sahip çıkmamız, anlamamız, çözüm üretmemiz gerekiyor. Onun için çaba, gayret bizden başarı Allah’tan…
Vakıflar mal topluluğu olmakla birlikte kurucu ve mensuplarının gönüllü destekleriyle ayakta duruyor. Gönüllüler size nasıl ulaşıyor, bu noktada Mavera’nın kapıları kimlere açık?
Çok doğru. Mavera Vakfı da sadece gönüllü destekleriyle devam ediyor. Bu konuda hassaten Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa Kara Bey’in ismini anmadan geçemeyeceğim. Hakikaten maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esirgemedi. Ve tabi Mavera Vakfı’nın kıymetli Yönetim ve Mütevelli Kurulu Üyeleri.. Yoğun mesailerinden feragat ederek zaman ayırıyorlar, emek harcıyorlar. Allah her birinden razı olsun.
MAVERA, ÜMMETİN VE MİLLETİN ORTAK ZEMİNİ İÇİNDE ÇALIŞMALARINA DEVAM EDECEK
Âmin… Mavera’nın bundan sonraki hedefleri neler olacak?
Mavera,misyonu çerçevesinde eğitim faaliyetlerini arttırmaya çalışacak. Bu ümmetin, milletin ortak zemini içerisinde çalışmaya devam edecek. Çünkü toplumlumuzun ortak bir zeminde buluşmaya, beraber çalışmaya ihtiyacı var. Bu anlayışla bizlerde her kese kapımızı açık tutuyor, çeşitli işbirlikleri yapıyor ve frekanslarımızı bu noktada herkese açık tutuyoruz.
17/25 Aralık ve sonrasında 15 Temmuz Darbe girişimi süreçlerinde camianızla birlikte örnek bir duruş sergilediniz. Milli birlik ve beraberlik, ümmet bilincine sahip olma, bir olma, birlik olma gibi hayati önemi haiz meseleler hususunda STK’lara ve daha özel çerçevede Milli İrade Platformu üyelerine ne türden görev ve sorumluluklar düşüyor?
TÜM STK’LARIN SORUMLULUKLARINI GERÇEK MANADA YERİNE GETİRMESİ LAZIM
Tabii bu zorlu süreçte diğer vakıflar gibi koşa koşa bulunup, sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalıştık. Ama şunun da altını çizmekte fayda var. 15 Temmuz gösterdi ki STK’larımız daha etkin davranıp, toplumun ihtiyaçlarına göre hareket etseydi, bu sürecin yaşanmayacağı gerçeğini gördük. Bir tokat yedik. Dolayısıyla bundan sonra tüm STK’ların
“-miş gibi değil”, gerçek manada sorumluluklarını yerine getirmesi lazım.
STK’LAR ÜMMETİN MENFAATLERİNİ MERKEZE ALMALI
Kendilerini merkeze değil, ümmetin ve toplumun menfaat ve değerlerini merkeze almaları gerekir. Kendi sorumluluklarımızı hükümete, devlete, veya başka yerlere havale etmemek gerekir. Durumdan vazife çıkarıp, sağına soluna bakmadan “Ben varım” cesaretini göstermeleri lazım. Başkalarının kaynakları üzerine STK’cılık değil, kendi kaynaklarını üreten, kendi kaynaklarının üzerine STK’cılık yapma gerçeği bir daha ortada. 15 Temmuz darbe girişimi geçmiş olmakla beraber, sorumsuzluklarımız karşısında nice badireleri geçireceğimizi de göz önünde bulundurmak gerekiyor.
ERHAN ERKEN BEY’İN ŞAHSINDA TÜM EKİBİNİZİ TEBRİK EDİYORUM
Okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Dünya Bülteni ve Dünya Bizim haber portallarını ben ve arkadaşlarım severek takip ediyoruz. Erhan Erken Bey’in şahsında sizleri ve ekibinizi tebrik ve taktir ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.