EKONOMİDE SON DURUM | Ekonomi Nereye Gidiyor? - Doç. Dr. Yusuf Dinç
YUSUF DİNÇ 30 kasım
Enflasyonla ilgili beklentileriniz
nelerdir?
Bugün deneyimlediğimiz enflasyon
2008’den bu yana süre gelen bir konjonktürün sonucu olarak görülmelidir.
Küresel finans krizi ve Covid-19 pandemisiyle ilişkilenen bu dönemde ertelen
talebin yükselmeye başlaması, azalan girdi maliyetlerinin yeniden yukarı yön
alması ve daha da önemlisi parasal genişlemelerin ve kurtarma paketlerinin
neden olduğu aşındırmanın toplam etkisi güçlü ve kronik hissi veren bir
enflasyon oluşmasına neden oldu. Yani hem talebin güçlenmesi hem arzın daralıp
üretim maliyetlerinin artması hem de piyasalarda yaratılan para fazlasının üçlü
bir etkisi olduğunu değerlendiriyorum. Bu trendin bir süre daha güçlenerek
devam etmesini beklemek durumundayız.
Türkiye için de durum aynı mı?
Türkiye’de süreç biraz şiddetli
yaşanıyor. Adeta dünyanın ürettiği para fazlasının ilk faturası Türkiye’ye
çıkıyor denebilir. Üstelik neredeyse tüm dünya kriz ve pandemi dönemleri olmak
üzere iki defa parasal genişlemeye gittiği halde Türkiye sadece bir defa o da
pandemi döneminde gitmişken enflasyonun bu denli şiddetli hissedilmesi dış
konjonktürle iç konjonktürün birleşmesinden kaynaklanıyor. Bu etki diğer
ekonomileri de dolaşmaya başlayacaktır. Dünya ekonomisi daha kırılgan bir hale
gelecek denebilir. Türkiye’de bir süre daha yüksek enflasyonun etkisi altında
kalacaktır.
Türkiye ekonomisindeki sıkışmanın
küresel iktisadi sistemdeki karşılığı nedir?
Öncelikle Türkiye ekonomisinin
ithalat kabiliyeti azalacağı gibi, ihracatının artması beklenir ki kaçınılmaz
olan bu kur baskısı sürecinde ekonomi yönetiminin dış ticaret dengesi üzerine
oyun kurmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Kategorik olarak gelişen ekonomilerden
Türkiye’deki bu enflasyonist etkinin Brezilya, Polonya, Meksika, Hindistan gibi
ekonomilere hızlıca yayılması beklenebilir. Oralarda daha şiddetlenirse
gelişmekte olan ülke gruplarında tekrar tekrar kendini gösterilebilecek bir
durum ortaya çıkabilir. Fakat bunun bir toleransı olması gerekir çünkü bu etki
gelişmiş ekonomilere yayılır ki bu küresel çapta yeni bir finans krizi anlamına
gelir. Gelişmiş ülke merkez bankaları politika kararlarını bu endişeden
bağımsız alamayacak duruma gelebilir. Şu anda Türkiye’deki iktisadi gelişmeleri
tüm dünya ekonomileri dikkatli izliyor olmalıdır. Türkiye’de problemler
derinleşirse ilk yansıması tüm dünya borsalarında kayıplar şeklinde kendini
gösterecektir. Özellikle ABD ve Avrupa bankalarının alacakları bunda
belirleyici rol oynayabilir. Bunları kötümserlik anlamında değil, fakat bütün
dünyanın aynı gemide olmaya doğru gittiğinin anlaşılması üzere söylüyorum.