Su ve Yaşam - Prof. Dr. Ahmet Karataş
MAVERA BÜLTEN 4 ARALIK 2021
SU VE YAŞAM konusunu Niğde
Ömer Halisdemir Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet
Karataş ile konuştuk. Yaşamak için suyun ne kadar önemli olduğunu ve su
konusunda mutlaka bir politikamız olması gerektiğinin üzerinde durdu.
Çay, fındık, tütün fazlalığının azaltılarak
dışarıdan aldığımız ürünleri ekme noktasına gelirsek kendi kendimize yeten bir
ülke olabileceğimize değindi. Mercimeğe ihtiyacımız varsa herkesin kendi ilinde
uygunluğuna göre bunun ekimine katkı sağlar. Özellikle devletin ülkesindeki
üniversitelerdeki bilim adamlarından alacağı destekle mutlaka tarım, su, çevre
konularında da bilim kurulları oluşturması gerektiğinin üzerinde durdu. Bu
vesileyle önümüzü daha iyi görerek yarınlar için daha iyi bir planlama
yapabileceğimiz konusuna işaret etti. Dünyada giderek artan kirlilik, susuzluk,
iklim değişikliği sorunlarının önüne geçmek için politikalar üretilmesinin
elzem olduğunu vurguladı.
Valilik, devlet, üniversite
bünyesinde o bölgenin şartlarına göre bilim kurullarının oluşturulmasının çok
önem arz ettiğini belirtti. Kiraz, elma, şeftali gibi çok su isteyen ürünlerin
kuraklık olan bölgelerde yetiştirilmesinin çok da uygun olmadığını bölgeye
uygun yerel problemleri göz önüne alarak çalışmaların yapılmasının zaruri
olduğunu ifade etti. İstedikleri gibi tarım yapılmasının suyumuzun varlığını
ciddi tehdit ettiğini, bugün göllerimizde susuzluğun orada yaşayan canlıları da
tehdit ettiğini söyleyerek bu yıl Tuz Gölü’nde binlerce flamingo yavrusunun
susuzluktan kuruyarak öldüğünü söyledi. Giderek artan nüfusa karşı artan su
sorunlarının, kuraklıkların atlatılması konusunda ciddi tedbirlerin alınması
gerektiğini belirtti. Suların azalması sazlıkların kurumasının ülkemizde canlı
çeşitliliğini azalttığını vurguladı. Kuşların ya da balık türlerinin eski
sayıda olmadığını, Dubai, Ürdün, İsrail’in bu konudaki çalışmalarının ortama
göre şekillendiğini belirtti. Fazla olan barajların tarım için elverişli
kullanılmadığının da altını çizdi.
Eskiden kayıkların olduğu
göllerin artık eskisi gibi olmadığını ve giderek küçüldüklerini Burdur,
Akşehir’in giderek çöl halini aldığını ve bunun önüne geçilmesi için doğru
tarımın şart olduğunu vurguladı.
Karadeniz, Hazar, Aral’ın aynı
şekilde 1950 haritalarındaki haliyle olmadığını Umman’da, Afrika’da içilen
suların yeterince iyi olmadığını parazit, salyangozların olduğunu ve Batının bu
konuda duyarlı olmadığını ifade etti.
Dünyanın hepimize lazım olduğunu kimseye kalmayacağını ve insanoğlunun
bir an önce aklını başına alarak duyarlılığını artırması gerektiğini belirtti.
BM bu konuda çalışmalarının sadece kendilerine göre demokrasi çerçevesi içinde
olduğunun üzerinde durdu. Bireyler olarak herkesin üzerine düşeni yapması,
çalışmaların küçükten dünya geneline yayılması kendiliğinden düzelmelerin
olacağının işaretidir. 250
Üniversitedeki bilim adamlarının sözlerine itibar edilerek ortak çalışmaların
yapılmasına bir an önce başlanmasının gerekliliğini ifade etti.